Herşeyden önce bu sene,yeni yıl için hiç heyecanlı değilim.Program falan yok.Plan da yok.Zaten çalışıcaz,kaça kadar belli değil.Yıl kapanışı için kullandığımız programın uzmanlarının keyfini beklicez,bize sıra ne zaman gelirse.
O yüzden yarın girişi var,çıkışı belirsiz bir iş günü benim için.Misafir çağırmadım,çünkü ne zaman çıkıcam,ne zaman yemek yapıcam,ne zamana oturup tıkınıcaz.Belirsiz kere belirsiz.Mantıklı bir şekilde aklımdaki yılbaşı yemek planı iptal.Çıktığım saat makul bir saat olursa; teyzeme gitmeyi düşünüyorum.Bütün sevdiklerim bir arada ve de herşey hazır :))
Heyecansız ve plansız bir yılın son gününe veda,yeni yılın ilk gününe merhaba derken tabii,kendime yeni yılda yapılacaklar ve yapılmayacaklar listesi hazırladım ufak ufak.Kısa bir liste ama benim için yeterli.Bakalım nelermiş? ;)
1-İnsanlara güvenmemeyi öğrendin hafiften aferin ama bu sene biraz daha pratik yapman lazım bu konuda.
2-Tatlı krizine kapılıp,yediğin tatlılardan sonra 'canım tatlı istemiyor' cümlesini de kurmaya başladın bu sene buna da aferin ama şımarıklıktan tatlı yeme işini de atlatman lazım.
3- İnsanlarla ilişkilerin her zaman iyiydi yine böyle devam et.
4-Parayı sevmeye başladın,bu sene daha da çok sev .
5-Aklına gelenleri uygulayamama basiretsizliğin bu sene tavan yaptı.Salaklık etme bu sene aklındakiler uygula.
6-Vee arkadaşlarını ve aileni ihmal ettin,kabul.Aynı hata bu sene de olmasın.Ayıp!
7- Şu kitabı yaz artık.İlham perileri için bolca dua et.
8-Pozitif düşüncelerin uçup gitmesine izin verme.Bu sene ipin ucu azıcık kaçtı.
9-2013 sonunda bunları okuyup,hayıflanmamak için ara sıra bu yazdıklarını oku.
Evet,biraz kendinden 3.şahıs gibi bahsetme sendromuna yakalanmışım gibi yazdım ama herkesin kendine bazen dışarıdan biri gibi bakması lazım değil mi?
Herkese mutlu,sağlıklı,bol paralı ve huzurlu bir sene olsun 2013.Mutlu Yıllaaaaaaar :)
O harika ses;Demet Sağıroğlu tabii ki.Hiç bıkmadan ve üzerinden seneler geçse bile yanı hislerle dinleyeceğim şarkıların sesi bu kadını çok seviyorum.Gerçek bir sanatçı.İyi ki var :)
Ve yeni albümü çıktı sonunda.Sevdiğim sesler uzun süre albüm çıkarmayınca çok üzülüyorum ben.Ama albüm çıkınca da sevinçten deliriyorum.Albüm çıkartmış denilince,içimden 'yaşasın,oley' nidaları yükseldi desem yalan olmaz.
Albümün adı 'Hiç Özlemedin mi'.Aaah ah özlemez miyiz,hem de nasıl özledik dedirtecek bir isim olmuş,pek de güzel olmuş :)
11 şarkı yer alıyor albümde bence hepsi birbirinden güzel şarkılar mevcut.Bayıldım,bayıldım,bayıldıım...
Bu arada basın bülteninden bir bölümü de ekleyeyim ki;biraz daha fikrimiz olsun albüm hakkında.
''Sözü Fikret Şeneş'e ait olan, yıllar önce Ajda Pekkan'ın yorumladığı "BİR KÖŞEDE YALNIZ" adlı cover şarkının yanı sıra, Demet Sağıroğlu'nun sözleri, Melih Kibar'ın son bestesi olan "ADINI SEN KOY" da bulunmakda... "ADINI SEN KOY" şarkısı Melih Kibar ve Demet Sağıroğlu'nun birlikte 2004 senesinde tek seferde kaydettikleri demo kaydıdır. Melih Kibar'ın müzikal anısını ve hissiyatını yaşatmak için onun ölümsüz tuşeleri korunmuş ve özellikle aranje yapılmamıştır.
Albümde ki şarkıların sözleri; Demet Sağıroğlu'nun yanı sıra, Fikret Şeneş, Tuna Kiremitçi, Sadık Karan ve Nerhan, Müzikleri; Demet Sağıroğlu, Melih Kibar, Sadık Karan, Nerhan, M. Chapman ve Tuna Kiremitçi'ye aittir. Şarkıların düzenlemeleri değerli aranjörler Tansel Doğanay, Cihan Sezer ve Burak Beşir tarafından yapılmiş; Boston Berklee music college ve studyo DB'de kaydedilmiştir. Mix-Kayıt Arzu Alsan, Mastering Çağlar Türkmen tarafından yapıldı.'''
İşte albümdeki şarkılar ve emeği geçenlere dair bilgiler de böyle.Dinleyeni,seveni bol olsun.O güzel yürekli ,güzel sesli sanatçının yüzü hep gülsün.Bir tanesin Demet Sağıroğlu.
Bir yeni film daha ama ne film Robert de Niro var bir kere.Sigourney Weaver'da cabası :)Film vizyon Medyum adıyla girmiş ama orjinal adı Red Lights.
Filmimizin türü gerilim ve bilgileri de şöyle :
Konusu: Üniversitenin psikoloji bölümünde öğretim üyesi olan Margaret Matheson ve asistanı Tom Buckley, ruh çağırma, psişik güçler, telepati vb. metafizik olarak tanımlanan olayları ülke çapında araştırarak, sahte medyumların ipliğini pazara çıkartmaktadırlar. İnsanları çeşitli, kurnaz yöntemlerle kandıran şarlatanlar çok büyük paralar kazanmakta, dahası ciddi hastalıkları olan insanları tıbbi yöntemler yerine bu sahte güçleriyle tedavi ettiklerine inandırmaktadırlar. Fakat ünlü medyum Simon Silver 30 yıl sonra yeniden gündeme gelip, gösterilere çıkmaya başlayınca Tom, Margaret'ın tüm ısrarlarına rağmen Silver'ın da peşine düşmek, bir yalancı olduğunu ispat etmek ister. Ve bu sefer büyük oynayacaktır
Yönetmeni ve Senaryosu: Rodrigo Cortés Kaynakça :www.beyazperde.com İşte fragman :
Korku-gerilim filmi düşkünüyüm.Vizyona giren,tv de yayınlanan ne varsa izlerim.En zevkli filmlerimi tabii ki kuzen Burçinle izliyorum.Çünkü o da müptelası hatta koleksiyoneri.Kendisi bu türün dışındaki film türlerine de düşkün olduğundan film arşivi bayağı bayağı bir geniş.
Neyse,Türk korku filmleri arasında çok süper konusu olan ama ne yazık ki mundar edilmiş filmler yüzünden hayal kırıklığı yaşadığımı söylemeliyim.
Ve şimdi 28 Aralık da (yani bugün :)) ) vizyona girmiş yeni korku filmimiz vaar Htr2b-Dönüşüm
Fragmanı izledim ve izleme isteği uyandı bende.Merak ettim.Fragmanı da başarılı olmuş.
Şimdi film hakkında bilgileri yazıyorum ve bu bilgiler www.beyazperde.com adrsinden alınmıştır.
Konusu: Haziran ayının sakin ve güzel akşamında, aile yemeğine hazırlanan huzurlu insanlar... Fakat evlerinin bulunduğu ormanı kimlerle paylaştıklarından habersizler. Ormanın derinliklerinde saklı ve yasa dışı bir klinikten kaçmış deney kobayları kol geziyor. Zira onların doğaları değiştirilmiş
ve acıma, merhamet gibi duyguları yok. Aile birbirlerini koruma içgüdüsüyle korku içinde hayatta kalmaya çalışırken kimin daha vahşi olacağını ise kimse bilemez...
Bir ana haber bülteni haberiyle çıkış noktasını oluşturan film, büyük ilaç firmalarının, yeni ürettikleri ilaçları piyasaya sürmeden önce, üçüncü dünya ülkelerinde yaşayan ve bu ilaçlar piyasaya sürülmeden önce firmalar tarafından kobay olarak kullanılan insanların hikayesini konu alıyor.
Bazen hiç kimse seninle ilgilenmesin,konuşmasın,bulaşmasın isteriz ya.Ben,o duyguya büyük bir hızla yaklaşıyorum bu aralar.
Kimseyi dinlemeyeyim,uğraşmayayım;kimse de benimle muhatap olmasın istiyorum.
Çok yoğun insan ilişkileri,insanlara vakit ayırma durumlarından sonra hep böyle oluyorum.Bir de hayatın günlük koşuşturmacası işin içine girince, kendinle hiç ilgilenmediğimin farkına bünye beni bu şekilde vardırıyor.Bu seferde görünmez olmak istiyorum.
Sanırım böyle hissetmemek için ne olursa olsun kendine kulak vermek ve diğer iletişimde bulunduğun insanların etkisini an'da bırakıp,zaman devam etmek lazım.
Uzun zamandır bunu başarmış olarak devam ettiğim halde,son zamanlarda bende hatlar karıştı.Toparlanmak için biraz içe dönmem lazım.Kendimle ilgili olanlar dışında aklımdaki
bütün sesleri susturup,yeniden hayat odaklanmam gerek.
Çünküüü ''Mutlu olmak, ürküntü duymadan kendinin farkına varabilmektir.'' Walter Benjamin
Dinlediğinizde tınısı sizi rahatlatan,kafayı boşaltıp huzur veren şarkılar vardır.Bu şarkılar sayesinde hiçbişey düşünmez,sizi yoran herşey sıyrılıp,gevşersiniz.
İşte öyle şarkılardan birini paylaşıyorum sizinle.Ve yazıdan anlaşılacağı üzere ruhumu dinlendirme ihtiyacım var...
Canım kuzenim Burçin ile filmler,diziler (özellikle ve tabii ki mistik,korku-gerilim türü) ve kitaplar ilgi alanlarımızın başında gelir.
Ve O'nun keşfi Haven dizisini izlemeye başladığımızda dizinin konusu kadar tabii ki oyuncularda dikkatimizi çekti.Eric Balfour bütün oyuncuların arasından sıyrılıp,karizmatikliğiyle kalbimize yer etti.Yakışıklı mı tartışılır ama çekici ve karizmatik bir abi bizim için.
Hele giydiği kıyafetler özellikle de hırkalar favorimiz.Tabii içindekinin kattığı havayı inkar etmemek lazım.
Hoş adamlar kategorisinde alır bence diyip,Eric Balfour ve Haven dizi stilini takdimimdir.
Yaş ile mi alakalıdır bilmem ama hayat üzerine,kendim üzerine düşünmeler daha da bir arttı sanki son 1-2 yıldır bende.Bütün yaşanmışlıklar ve o yaşanmışlıklardan çıkarılan dersler,değişen fikirler,alınan kararlar seni ''sen'' yapan sürecin bir parçası.Ve bu süreç seni galiba filozof yapıyor hafiften ister istemez.Ben kendimi öyle hissetmeye başladım en azından :)))
Hayatı daha çok sorguluyorsun bir yerden sonra.Nerede olmak istiyorum?Şimdi neredeyim?Olmak istediğin yerde olmayı hala istiyor muyum?Ve bundan sonra ne olmalı ? vs.vs...
Sorular bitmiyor;tabii hayaller,idealler,istekler de bitmiyor.İstemekle,hayal etmekle olmuyor tabii sadece.Kararlı,stratejik,mantıklı olmak lazım en önemlisi de cesur ve kendinden emin olmak lazım.
Bence hayat sürekli karar değiştirmekle düzene sokulmaz.Ayrıca evreninde kafasını karıştırmamak gerek :P
Biraz iç dökmek gibi oldu.Kendime sorduğum soruları,hayat düşüncelerini biraz da olsa yazıya dökmek istedim.
En güzel kafa dağıtma yöntemleri arasında puzzle olayı benim ilk 10'umda yer alır.Öyle kendimi kaptırıyorum ve bitirmek için öyle azmediyorum ki;tutulan bel ve boyun ağrısı nazar boncuğu oluyor bu terapinin yanında.
Bir puzzle sever olarak,kim bulmuş,ne zaman bulmuş,nasıl bulmuş sorularını sordum ve ufak bir araştırma sonucunda aşağıdaki bilgileri buldum :
İlk yapbozun (puzzle) 1760 yılında Londra'da John Spilsbury tarafından yapıldığı kabul edilir. John Spilsbury Londra'lı bir harita yapımcısıdır, bu ilk puzzle'da haritasını sert bir tahta üzerine yerleştirip ülkelerin sınırlarını mobilyacılıkta kakma işinde kullanılan testere ile kesmiştir. Harita puzzle'ı İngiliz çocuklarına coğrafya öğretiminde kullanılmıştır. Fikir güzeldi ve İngiltere'de 1820 yılına kadar eğitim aracı olarak kullanıldı...
1880 yılında pedallı testerenin icat edilmesiyle puzzle yapımı kolaylaştı ve adı İngilizce'de "Jigsaw puzzle" olarak kullanılmaya başlandı. 1900'e doğru kontraplakların kullnılmaya başlanmasıyla da resimler ön tarafa yapıştırılırken plakanın arka tarafında kesilecek yerler kalemle işaretlendi. Kesim işleri daha da hızlandı. Devamı burada :.http://www.kesiflerdunyasi.com/puzzle/215-puzzle-tarihi
Puzzle'ın geçmişine de göz attıktan sonra bir de ilginç,çarpıcı ve harika kategorilerine giren puzzle'lara göz atalım.Kuzenim Burçin'in doğumgünümde hediye ettiği ahşap puzzle mesela süper fikirdi.Hem de çok şıktı.
Öncelikle Educa'nın Neon Serisine ba-yıl-dım :) Harika fikir :)
Vee Ravensburger'in 3D Puzzle'ları ;)
Şimdilik bu kadar.Başka enteresan bişeyler bulursam yine eklerim.Ve sizde bulursanız beni haberdar edin :)
Ne için mi?Yılbaşı ağacı süslemek için.Aslında senelerdir içimde uktedir ama sadece heves edip,işi uyuşukluğa vurunca ortada ne süs var ne de süslenecek ağaç :))
Ama bu sene tamamdır.Yılbaşına 2 gün kala bu işi halledicem.Geç ama güzel bir şey olacak.
Bir yandan da fikir olsun diye en güzel yılbaşı ağaçları araştırması yaptım.
Yılbaşı ağacını nasıl süslerim ve bu süsleri nereden alırım diyenlere işte öneriler :
Böyle süslü ağaç mı olur : Tam kokoşlar için ama renkler süper.
2013 yılının dekorasyon trendleri arasında etnik tasarımlar göze çarpıyor.Daha öncede elbise ve aksesuarlarda hayatımıza giren etnik akım şimdide evimizde.
Bende beğendiğim dekorasyon önerilerini evlerinde değişiklik yapmak isteyenlerle paylaşayım dedim.İşte etnik dekorasyon :)
Güne kahvesiz başlayamayanlardanım ben.Kahvaltı bile etmeden önce kahvemi içerim.İşe başlama saatinden önce mutlaka bizim plazaya komşu, meşhur kahve zincirlerinden birinde Mocha'mı yudumlarken bir yandan da Twitter hesabımı kontrol eder,bir yandan gazetemi,dergimi yada kitabımı okurum.İnternette sörf de cabası.Böylece hayattan kendime ait zaman dilimi çaldığımı hissediyorum.Çünkü günün geri kalanı büyük bir yoğunlukla geçiyor ve sen daha ne olduğunu anlamadan kendini yastığa gömülürken buluyorsun.En azından benim için öyle...
Şimdilerde favorim Boudica-Kartalı Düşlemek isimli kitap.İlk sayfalarda okunması ümitsiz kitaplar kategorisine gireceğini düşünmüştüm ama ilerledikçe bayağı sardı beni.
Manda Scott'a ait kitabın eleştirilerinde ''kendine ait kurgusal bir evren yarattığı'' yazıyor.Dünyanın en ünlü savaşçı kraliçesini anlatan kitaptaki,bu kraliçeyide ben kurgu zannettim haliyle.
Ama meğer Boudica gerçekmiş.Wikipedia'da ''Boudica (Boudicca ya da eski adıyla Boadicea olarak da bilinir) (ö. MS 60 ya da 61), MS 61 yılında Romalıların Britanya'daki işgalci güçlerine karşı bir isyan başlatan, Kuzey Britanyanın Norfolk bölgesinde yaşayan Iceni kabilesinin kraliçesi''
açıklaması ve ayrıntılı bilgi görünce;gerçek kraliçenin kurgusal bir gerçeklikle anlatımını okuduğumu anladım.Fantastik hikayeleri tercih edenler için tavsiyemdir.
Tepe Home
